30 Kasım 2009

Bir bayram daha...


Yırttı bu miso bu sefer. Ankara’daydı. Burcu geldi zira. On gün kaldı hem de. :) Üstelik arifeden itibaren gece gündüz birlikteydik. Birlikte uyuduk, birlikte uyandık. Uyandığımızda bir o, bir ben miyavladık. Günaydınlandık. Sonra alışverişler yaptık. Anneyle babayı makaraya aldık; gülmekten çatladık. Eskileri konuştuk, geleceğe göz atmaya çalıştık. Arada bir “gidiş anı”nı düşünüp karardık, ama daha var nasıl olsa, diye öteye iteledik.

Gidiş anında tıkanıp kaldık.

Az kaldı, bitti bitiyor dedik, umutlandık.

marruu


15 Kasım 2009

A l e s sonrası


Pazar. Akşam. A le s bitti. Kütüphanedeyken daha iyi skorlar yapıyordum. Sonucu göreceğiz artık.

Klasik Pazar-Pazartesi-Salı yemeklerini yaptım. Kulağımda Hatırla Sevgili’nin müzikleri. Sona doğru bir kadeh rakı koydum kendime. Bol buzlu, az sulu. Yanına da bir bardak soğuk su. Başım ağrımasın sonra diye.

Şimdi ışıklar kapalı. Sadece aspiratörün ışığı açık. Mutfak sandalyesinde oturuyorum. Yemekler hazır. Beyleri çağırmak kaldı bir tek. “Seni Seviyorum”u başa alıyorum. Belki yirminciye. Akordeon çalabiliyor olmayı diliyorum. Ya da kendimi birinin kollarına atıp bu muhteşem müzikte vals yapıyor olmayı. Dönmeyi, dönmeyi...

Rakımdan bir yudum alıyorum. Hiç bitmeyecek, hiç kavuşamayacağım özlemlerimi düşünüyorum. Kulağımda “Seni Seviyorum.”

Rakım bitti.
Ağlamıycam.
Açıklayamam.

marruu