EPISODE 1
Miso hanım, hesap kitap var mı?
Var.
Ne kadar?
Ee var biraz. Öğrenci sınavlarını filan hesap edebiliyoruz çok şükür.
Hmm, iyi bari.
Yani aslında en korktuğum şey. Bazen de mahvederim itina ile. Ruhum da duymaz. Öğrenciye sınavları dağıtırken midem şöyle hafiften burulur. Çocuklar, aman toplayın, hesap edin bir güzel. Bir şey atlamış olmayalım derim her seferinde.
Hmm. Peki bir dolabın derinliği kaç santimdir?
Eee, bilmem.
Yani bir şey asılabilmesi için kaç santim derinlikte olursa bir askı iki tarafı eşit bir şekilde o dolaba sığar?
Ayy, tren problemi gibi oldu. Şu hızda gidiyor, tünele giriyor, kaç km kaldı bilmem ne.
Otuz beş santimetre derinliğindeki bir dolaba giren askıda asılı olan şeyin omuz genişliği en fazla kaç santim olabilir?
Bu da beşi beş kuruştan beş yumurta sorusuna benzedi. Ama o şakaydı, değil mi? Karşıdakini kandırmak ve GÜLMEK için sorulan bir soru.
Eh be miso, bu dolaba hangimizin paltosunu asabileceğiz? Oğlunun omuz genişliği bile ancak denk gelmez mi 35 cm derinliğe?
Bu dialoğun bir kelimesi bile konuşulmadı. Bu dialog benim içimdeki dialog. Yeni eve bir şeyler almak için öğlen birden akşam 10.30’a kadar IKEA’daydık. İkea dışarıdan göründüğü kadar ideal bir alışveriş yeri değil. Dolap varsa askı borusu olmayabiliyor, çekmece olsa bile raf olmayabiliyor filan. Parçaları birleştirme özgürlüğünün bir bedeli bu sanırım.
Neyse, portmanto için ne beğendiysek eksik çıktı. En son alternatif için üst kata çıktım, ölçüleri aldım, aşağıya indim. “200x35x100” Korcan bak, böyle böyle, alayım mı? Al ya, oldu cidden. Hesap kitaptan anlamamak değil bu, düpedüz gerzek bir korkaklık. Aptal miso, üç saniye düşünsen o dolaba hiçbir şey sığmayacağını bilirsin, anlarsın. O zavallı Korcan sayı düşünecek halde mi? Her yerinden ter damlamış, yorgunluktan, kutuları arabaya yüklemekten perişan…
Bizim portmantonun derinliği 35 cm olacak. Bütün günün emeği, yorgunluğu boşa gitmiş oldu. Adamcağız en sonunda, “olsun, arka suntasını çakmayız, biraz da öne kurarız,” dedi. Ne yapsın?
Birileri bana biraz matematik öğretebilir mi? Aslında daha da önemlisi bu tip işlerde karar vermeden önce deli tavuk gibi koşturmamayı öğretebilir mi? Üç saniye düşünmeyi?
Aptalım diyorum, hala zekisin diyenler çıkıyor. Var böyleleri, biliyorum.
Yazıyı baştan okusunlar lütfen!!
EPISODE 2
Kargo ücretini yanlış hesaplamışlar. Düzeltmek için tekrar gitmemiz gerekti. O dolabı da değiştirdik. Ama orada konuştuğumuz herkese önce kendi kazlığımı anlattım. Ohh, anlattıkça da rahatladım. Şimdi mutluyum.
hehehehehe
marruuuu