17 Eylül 2010

Perişan…


“Çıkıp yücesine seyran ederken
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir firkat geldi de durdu ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan…”

Çok zaman geçti üzerinden; yirmi yıl. Ben İstanbul’da bir yalnız. O Eskişehir’de bir yalnız. Peki, tamam, bir sevgilisi var, ve fakat zaman zaman ne kadar da hoyrat, ne kadar da can yakıyor. İktidarcı bir erkek. İktidar mı? Farkında bile değiliz, iktidarın tanımı bile yok. Olan biten, arkadaşıma olan davranışları, bana olan davranışları o kadar normal ki bize göre. Entelektüel; ya da bize öyle geliyor-o zamanlar bu kelimenin anlamı/hacmi iki küçük kız için ne olabilir ki-işte bu yüzden ikimiz de ölesiye onaylıyoruz onu. Arkadaşım karşılıyor beni o buz gibi toz içindeki şehirde; beni sevgilisinin evine götürüyor, orada kalıyoruz. Başka kalacak yerim yok zaten. Bak sana ne çalıcam, diyor sevgilisi. Plağı pikaba koyuyor: Hümeyra; Perişan. Ama o plak dönüyor, benim içim dönüyor, ruhum dönüyor. Bu nasıl bir şarkıdır, yalnızlığımı, içimdeki sonsuz boşluğu bu kadar net ifade eden nasıl bir sestir-sözdür-hümeyra’dır bu? Kaan, diyorum, bu nedir, kimdir bu? Ağlamaya başlıyorum. Şaşırıyor. Şarhoşlar gibi ağlıyorum Perişan’a. Bir yandan şarkıyı duyuyorum, bir yandan plağın hırş hırş sesini. Hümeyra her yerimi sarıyor, bir yandan vuruyor, bir yandan öpüp kokluyor gibi. Hümeyrağ diye fısıldıyor. Sonra tabi içiyoruz, çok çok içiyoruz. Yalnızlığımızı, çıkışsızlığımızı, mutsuzluklarımızı konuşuyoruz. Hiç güzel bir şey yok, hep bunları konuşuyoruz, hep Perişan ezgili-sözlü duygular. Sonra zamanı geliyor, ben dönüyorum İstanbul’a, onlar orada kalıyor. Şanslı addediyorum arkadaşımı-kendimi de yapayalnız ve perişan; oysa o da başka perişan. Üstelik farkında bile değil, ve tabi ben de farkında bile değilim. Sonra, bir zaman sonra, bir sürü emekten sonra farkına varıyor, ve beraberce varıyoruz. Öyküyü farklı bir noktadan okuyup çaresizce birbirimize bakakalıyoruz.

Böyle işte. Bugün Hümeyra’nın “Benim Şarkılarım”ını aldım. Afacan Beşler bilmemnerede serisinin beşinci cildini almak için girdiğim kitapçıda gözüme çarptı albüm. Bir ümit, acaba albümde “Perişan” da var mıdır diye elimi uzatıp, bir buruk sevinçle alıverdim albümü. Yirmi yıl öncesinin hala sızım sızım sızlatan şarkısına kavuştum bugün.

Çok hüzünlüyüm o yüzden
Çok yalnızım
Perişan’ım…

marruu