Fizikle Kimya arasındaki çimlerde oturuyoruz. Sakin, huzurlu. Birazdan çay alırız belki. Otururuz ama en az bir yarım saat. Vakit var. Ben konuşurum vıdı vıdı, şunu bunu anlatırım. A.K “çok/pek/hiç” (duruma göre değişir) konuşmaz.
“Perihan, benim olduğum ortamda o herifi istemiyorum. Anlamıyor musun?”
“...”
“Ya ne diyorsun! Her şeyi görüyorum ben! Ben geldiğim zaman o herif gelmeyecek. Anladın mı?”
“...”
Miso’nun kedi kulakları dikiliyor. Oğlan giderek sinirleniyor. En az iki dakika boyunca “ben ve o aynı ortamda olmayacağız,” minvalinde cümleler kurup, kızın/Perihan’ın ne kadar anladığını görmeye çalışıyor. Ama Perihan anlamıyor ve öfkeden artık “h” harfi “y”ye kayıveriyor. “
“...”
“Ya kızım ne saçmalıyorsun? Yok öyle bir şey. Aptal saptal şeyler uydurma. Yok benim o kızla alakam.”
“...”
“Ya Periyan olmayan şeyi aklıma sokma. Yok diyorum öyle bir şey. Kızın da sevgilisi var. Konuyu dağıtma. İstemiyorum o herifle aynı ortamda olmak.”
“...”
“Periyan sıçtırtma bir tarafına. Ben bal gibi farkındayım ne olduğunun. Kendi kararını ver. İstemiyorum diyorum ya, anlamıyor musun?”
(Anlamıyor bilader. Sen niye anlamıyorsun?)
“...”
“Periyan sikirtme bak...”
A.K. zaten başından beri uyuz olmuş bana. Kibar kibar yüzüme bakmış dinlememem için uyarırcasına. Benim kulaklar çanak anten. Hoş, dinlemek için herhangi bir çaba harcıyor da değilim; yayın çok kuvvetli. Oğlanın öfkesi trajik, siniri arttıkça Periyan’ın Peryan filan olması ayrı bir komik. Ben terbiyesizce sırıtıyorum. Evet, güldüğüm için şimdi pişmanım, ama biliyorum ki gene olsa gene gülerim.
A.K. bütün ağırlığını koyuyor, “kalkın gidip çay alalım,” diyor. Aslında gitmek istemiyorum, işin sonu nereye varacak merak ediyorum ama A.K. çok efendi biri, böyle saygısızlıklara tahammülü yok. Kalkıyoruz mecburen. Gidip mimarlıkta içiyoruz çayı. A.K. kızgın ama bir şey demiyor. Benim keyfim yerinde ama saramıyorum da hikayeye, korkuyorum.
O üç-dört dakikalık kulak misafirliğinden bu yazı çıkıyor. Oysa o günkü çay seansımda yanımda başlıca müttefikim Kıvırım olsaydı, bu yazı değil, kısa öykü çıkardı eldeki artı malzemeden. O beni gizli gizli azarlayarak kaldırmazdı oradan.
heheh
pis kedi marruusu