24 Temmuz 2008

Şimdi ODTÜ’de olmak…


M e l i h G ö k ç e k’in yaptıklarına bakıp da "inanılır gibi değil", demeyiniz. İnanılır efendim. Çünkü bir insanın başına gelebilecek en tehlikeli şey cahilliktir. Çünkü cahil olduğunu bilmez. Ve cahillik de yalnızca eğitimle tedavi edilebilecek bir hastalık değildir. Ne yazık ki… Kişiliği törpülemek ister, egonla başa çıkabilmek ister, ve elbette ki eğitim ister.

Bu adamın Genel Başkanım dediği adam televizyona çıkıp da en az üç çocuk yapın, demedi mi? Seyrettiğimde, “ah cahil,” demiştim içimden. Ve dışımdan. Ve her yerde de bunu söylemeye devam ediyorum. Bırakın ülkenin fakir olmasını, dünya kaynakları artık öyle bir boyutta ki, iki çocuktan fazlası tüketim bağlamında artık hak yemeye giriyor. Yiyecek ve su tüketimi, kapladığımız alan, yarattığımız kirlenme ve bunun gibi noktalardan bahsediyorum. Bütün kalbimle de bu söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım.

Şimdi de bu cahil… ODTÜ’yü yıkacakmış. Bak sen… Hayatımda hiçbir şey beni bu kadar öfkelendirmedi ve heyecanlandırmadı. Dedim ki evin beyine, eğer böyle bir şey olursa gidip okulda yatacağım. Yerlerde, çimlerde, banklarda; nerede gerekiyorsa orada. Eğer o yıkım araçları okula girmeye kalkarsa benim gibi kaç manyak varsa onlarla bir olup gecekondusu yıkılan insanların yaptığı gibi can havliyle kendimi araçların önüne atacağım.

Pis herifler. Çekin ellerinizi üzerimizden. İnsani evrimin tersine işlediği bir yer haline getirdiniz koskoca ülkeyi; elimizde kalan tek kaleyi de size bırakacak değiliz. Diye bağıra çağıra gezsem, haykırsam... (Biliyorum, hiç bir şey olmaz. Zaten böyle sloganvari konuşmak da pek içimi bayar.)

Bu herif eğer geri adım atmasaydı belki de toplumsal kıvılcım bile olabilecek düzeyde bir olaydı bence bu. Ama kurnaz bir hayvan edasıyla anladı hatasını, zırt diye çark etti.

Burada, herkesin önünde olayların başından beri (Eymir talebi ve sudaki arsenik oranı) duruşunu hiç bozmayan, “bekçi kulübeleri de kaçak, gelsin onları da yıksın” diyerek olaya mizah da katan sevgili rektörümüze de saygılarımı sunuyorum. (Yalakalık sanılmasın diye de ismini yazmıyorum, çamur atılmasın lütfen)

Cidden ya; ODTÜ’yü yıkmak Güven, Özveri, Tecrübe ister. (R a d i k a l’den alıntıdır) O da bu herifte bir tek işe yarıyor.

marrr pıhhhh

9 Temmuz 2008

...

Ya ben hani öğrenmiştim insanları değiştirme ihtimalim olmadığını? Ve cidden hani büyük hayal kırıklıklarının sebep olduğu çabalarla öğrenmiştim bunu. Demek ki beklenti kuyusunu ne kadar taşla doldurursanız doldurun aradaki boşluklar mutlaka bir şekilde bu talebi devam ettiriyor.

Etrafımda beni seven, sevgisinden emin olduğum ama bunu göstermekte zaman zaman aciz kalan insanlar... Kimi zaman... Ya da çoğu zaman. Kişisine göre değişen... Ve benim sevgi anlayışım galiba biraz da “ben”den sıyrılıp, “ya o”ya yönelmeyi gerektiriyor.

Ve neden bu kadar zor olduğu da aynı şekilde anlaşılmaz... Ve tabi kırıcı... Ve yorucu...

Ve sorgulandığında ciddi bir soru cevap, başörtmen suçlu öğrenci diyaloğuna dönüşen anlamsız diyaloglar... Hiç sevmediğim. En sevmediğim. Bu yüzden konuşmaktan bile kaçındığım.

"Beni seven ama beni sevdiğini göstermekten aciz..."

Peki neden?

Çok mutsuzum bugün

marruu