2 Ekim 2007

Maltepe Meksika hattı


Yeni evle birlikte yeni işler de türedi. Eskiden merkezi sistemli bir apartmanda oturduğumuz için doğalgaz filan almazdık. Su ve elektriği de fatura geldikçe ödüyorduk. Şimdi Melih beye peşin peşin ödemek gerekiyor. Kullanmadan önce gidip satın alıyoruz, mis gibi kendi mülkiyetimizdeki suyu ve doğalgazı harcıyoruz.

Neyse, geçen gün Oyakbank’a gittim su ve doğalgaz almak için. Suyu alabildim ama doğalgaz hesabımızın kapalı olduğunu öğrendim. Hemen panik! “Alo, doğalgaz hesabımız kapalıymış beyim paşam, ne yapıcaz şimdi?” Allahın yaradılışta bir rahatlık verdiği sevgili eşim, “ben zaten kıllanmıştım, mavi kağıdı Ego’ya götürmek lazım sanırım, dur ben bir öğreneyim,” dedi davudi sesiyle. Tabi ki iş bana düştü.

Bugün dersten sonra yollara düştüm. Bu işi yaptırmak için Ankara’nın en güzide semtlerinden Maltepe’ye gitmek gerekiyormuş. Ego’nun bu işleri yapan yeri oradaymış. Oraya bir gittim ki, Ego orayı merkez bellemiş. Birilerine sormadan hemen önümdeki adam sorduğu için 3 nolu kapıya gitmem gerektiğini duymuş oldum. Yüz metre ilerideki üç nolu kapı. Yürü yürü, yüz metre oldu iki kilometre. (Bu yorgunluğu ne zaman üzerimden atabileceğimi bilmiyorum.) Üç nolu kapıdan girer girmez bambaşka bir boyuta geçtim. Hepsi ortadaki avluya açılan tek veya iki katlı harap binalar, girilen her odada hemen bütün vücudu saran, köşe bucak her yere sinmiş kesif bir sigara, ayak vesaire kokusu... Görevliler evlere şenlik. Kendimi bir an Amerika-Meksika sınırında gibi hissettim. Bu kadar mı benzenir! Bir tek kafalarında Meksika şapkalarıyla üzerlerinde pançolar yoktu. Görevli Sançez benden önceki adamla dalga geçti, müşteri de kendi çapında onunla dalga geçti, “övünmek gibi olmasın ama Çorumluyum,” dedi. (Ben bu Çorumluluğun neresiyle övünülebileceğini anlamadım, konu bu hızda nasıl bu memleket durumlarına geldi, hiç anlamadım.) Sonra sıra bana geldi, adam işlemimi halletti ve artık gidip gaz alabileceğimi söyledi. Nereden diye sorduğumda istediğiniz herrrr yerrrrden diye coşkuyla cevap verdi. Ben de aynı coşkuyla fırlayıp gittim ve gazımızı aldım.

Biraz dinlenmek için daha önceden aldığım tavsiye üzerine Beşevler’de bir kafeye girdim. Her yerden üzerime hücum eden nargile kokularıyla kelle oldum. (Bu arada bu kelle olma durumuna bangır bangır çalan Serdar Ortaç’ın katkısı yadsınamaz.) Sonra da özel derse gittim sakin, mutlu.

Maltepe Ego’ya bir gün sosyolojik araştırma yapmak için gitmek lazım. Bir de tabi danışmada uyuklayan adama bir şey sormak için önce “kolay gelsin,” diyen miso’nun bir yalakalık ayarına baktırmak lazım. Adam bile inanmadı yani. Allahtan onunla işim yoktu.

marruu

17 yorum:

teyzenteyfik dedi ki...

Off, ne daraltici islerdir böyle seyler!

Bir daha yolun düsmez umarim :)

Talisman dedi ki...

Yeni ev hayırlı olsunn.. Güle güle oturun. Bir an önce de gıcık işleri bitsin inşallah :)
Sevgiler.

endiseliperi dedi ki...

biz de dün kadıköy merkez postanesine gittik. şimdilik çizgi roman satan bir pasajın alt katında bulunuyor. demis roussous çalıyordu. görevli kadın gülümsüyordu, evrak doldururken yaptığımız hatayı da hiç önemsemedi. yağmurluklarını askıya asmışlar, herkesin bölgesi ıvır zıvır eşyalarla birazcık şhsileşmiş, sevimlileşmiş. bora dedi ki, keşke burada çalışıyor olsam, ne huzurlu! gerçekten öyle bir havası vardı. hem çıkışta dükkanlara girip istediğiniz çizgi rpmanı bulma imkanınız da var. bu arada tenten'in red kit'in inanılmaz güzel bibloları çıkmış. biraz pahalı ama çok güzel.

devletle karşılaşmak kural olarak kötüdür evet ama bazen böyle iyi de hissedebiliyor insan.

ben şeyi soracaktım, gazı nerden aldın sonuçta? nereden alınıyormuş? marketten filan alınmıyordur...

sevgiler.

miso dedi ki...

Sevgili teyzentevfik,
Aslında dün işleri yaparken çok daralmadım. Hatta gitmeden önce korkunç bir önyargıyla dolu olduğum için utandım daha sonra. Ama bir daha da yolumun düşmesini istemiyorum cidden:)

Sevgili Talisman,
Evet, evet. İnşallahhh. Ben de çok istiyrum. Çooook :)

Sevgili Peri,
İşimi bu kadar sevmemi sağlayan şey galiba birileriyle otuz yıl dipdibe çalışma zorunluluğumun olmaması. Yazdığın atmosfere ben de özendim; ama yalnızca bir anlığına. Orada çalışıyor olsam kesin birilerine sinir olur kavga ederdim. Öğrenci sirkülasyonu bana iyi geliyor. Öğretmen arkadaşlarla da birbirimizi yoracak kadar görüşemiyoruz zaten.

Bu arada gazı yine Maltepe'deki merkez postaneye benzer bir yerden aldım. Orası da Meksika sınır kasabası gibiydi. Maltepe'ye dair bir şey sanırım :)

marruu

Adsız dedi ki...

mişo hayırlı olsun evin suyun gazın...


mutfak için tuz vs almışsındır zaten ..
temel gereksinimler tamamlandığına göre ayakları uzatıp bir kahve molası verirp gerine gerine esneyip mışıl mışıl ve huzur dolu bir dinlenme zamanı gelmiş demktir...


sevgiler ...

yeni evin hayır ve huzur dolu olsun ...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Misooo,
Hiç yorgunum filan deme, zehir gibisin valla.:)
Herhalde yaşıyorken sen hiç gülmüyordun ama, ben şu "danışmada uyuklayan adama bir şey sormak için önce “kolay gelsin,” diyen miso’nun bir yalakalık ayarına baktırmak lazım " bölümüne bayıldım.
Kolay gelsin, sana.:))

elektra dedi ki...

misocum, ben bugün ekmekçikız'ın ardına takılıp iki günün acısını çıkarır gibi blog blog geziyorum:) bu arada ekmekçikız, merhaba yine:P kaç sayfaya girdim, yorumunun altında hep yorumum var haberin ola. :)
misocum, ben de bugün yeni öğrendim istanbul'da da iski su kontörü satarmış??? ne tesadüf, geldim sana, sen ankara'da böyledir yazmışsın. aslında önceden parasını verip çatır çatır kullanmak daha bir hoş geldi. ama bu bir anda düşününce böyle geldi. ben şimdi bu gece yatmadan enine boyuna bir daha düşünür, uykumu kaçırır, rüyamda da nihayetinde kendisinin de bir mimar olduğunu kafamıza kakan topbaş'la küçük bir tartışma sonucunda sabah kararımı vermiş olarak uyanırım.

kolay gelsin, keyif sürmeye az kalmış. dayan. bir de, meksika sınırından geçmemeye çalış sen yine de, sosyolojik mosyolojik, boşgeç, ne olur ne olmaz.

sevgiler...

kecilerin cobani dedi ki...

ehehehe, su yalakalik ayari bana da lazim. yalniz sistem sagolsun, nedense herkese -karsiliksiz- sirinlik yaparsam isimin daha cabuk hallolacagini hissettiriyor her seferinde. bazen ise yariyor, bazen yaramiyor. ama o sirinlik dozu beyinde seratonin mi salgilatiyodur nedir cok bedbaht olmadan donuyorum eve.
allah dusurmesin.

uykucu dedi ki...

aman misocum o kartı kaybetme biz 2 kez kaybedip yeniden aynı yerlere gidip çıkarttırmk zorunda kalmıştık, birde arada gelip kontrol ediyorlar kapına not yazıyorlar egoya gelin diye oda sinir.e hadi iyice yerleşiyorsunuz ..

Unknown dedi ki...

Turkiye'de hic ozlemedigim konular listesi yapmissin.

www.elifsavas.com/blog

kıvır dedi ki...

ahh! Keşke o gün görüşebilseydik.Size taktik verebilirdim(sonuşta benim de işim bazen Sincan'a düşüyor) Gerçi yine de görüşleriniz değişmezdi ama olsun.

gezicini dedi ki...

ben de biliyorum orayı, ben de.. hatta sıramı beklerken burası uzay üssü alfa ya da ben rüya görüyorum gibi seyler düsünmüştüm.. acayip ..
sevgiler
gorki

miso dedi ki...

Sevgili Diagonel,
Çok teşekkürler. Evet ya, ve hatta marrruuu, hayırlı olmaya başladı sanırım yavaş yavaş. Dinlenicez inşallah ufak ufak. Aslında başladık bile :)

Sevgili ekmekçikız
Miso böyle işte. zıpp oraya, zıppp buraya. Allahtan eşlikçiler var, yoksa çekilmiyor :)

Sevgili elektra,
Öyle hıdır hıdır içsel gece kavgaları sana ait değil sadece, haberin ola. Ben de az baykuş değilimdir yani. Ama sabaha kararı vermiş kalkmak da pek rahatlatıyor doğrusu :)

Çobanım,
Az tebessüm, biraz nezaket falan filan. (Ya acuk da kırıtabilsem, her işimi maksimum 3 dakikada halledicem ama onu henüz pek beceremiyorum. Ama çalışıyorum, kararlıyım, yapıcam yani) Aman bedbaht olmayalımmmm :)

Figencim,
Kartı kaybetme korkusu damarlarımda dolaşıyor. Daha büyük korku da Ilgaz'ın karta dair bir takım planlar yapıyor olması. Bu arada, yerleştik valla bir hayli. Çok şükkkküüürrr :)

Elifcim,
Meksika derken ayıp mı ettim acaba? Ama o tipleri bizimkilere pek benzetirim ben. Huy olarak yani.

Kıvırım,
Sen tabi benden daha içiçesin halkımla. Hele Sincannnn! Bazı yerleri yamyamland gibi. Ya da benim önyargım bu; ama hiç kuşkum yok nedense. Korkma, korkma, bir gün de beraber gideriz:)

Sevgili Gezicini,
Mekandan çok etraftaki insanlar ayrı bir zaman ve boyuttan gibi. Ya da acaba biz mi öyleyiz? Sayımız ne durumda acebağğ? (Bir gün orada karşılaşıp, aynı türden olduğumuzu farkederek birbirimize gülümser miyiz acaba? Ne şeker olur)

gaykedi dedi ki...

bana ziraat bankasında ki panço sançoları hatırlattın :)

evinkedisi dedi ki...

Miso merhaba;

Çoban'dan gördüm, okumak için sabırsızlanıyorum demiş bu kız kesin iş vardır dedim ve geldim. İyi ki de gelmişim...Yazıların çoğunu da okudum, bu olayın aynısı Tarabya'da elektrik işlerine koşturup, aletin omzunda oradan oraya taşınacağını öğrenip şok geçirdiğimde yaşanmıştı. Hatta yazıya dökmüştüm de...Neyse, tanıştığımıza memnun oldum :)

miso dedi ki...

Sevgili gaykedi,
Amman dikkat. Bu adamlar mitoz değil mayoz bölünmeyle çoğalıyorlar. Her yerdeler, her an içini daraltıp insanı insanlıktan çıkartabilirler. Özellikle de mutena devlet dairelerimizde oldukça artmış oldukları gözlenmektedir :)

Sevgili evin kedisi,
Hoşgeldin. Kedili bir blog direk bütün kalp kapılarımızı sonuna kadar açmaktadır efendim. Kedi lafı en büyük anahtardır bu miso için :) İltifatlar da cabası; çok teşekkür ederiz. Bu arada Tarabya'da öz teyzem kadar yakın bir akrabamız oturur; yıllarca gelip gitmişliğim vardır. Tarabya'ya da özel bir sevgim :)

marruu

Unknown dedi ki...

Filmlerdeki Meksikali tipi demek lazim belki. :o)

Bu sene, en gec seneye Meksika'ya gidecegiz, ben sana benziyor muyuz, anlatirim.

www.elifsavas.com/blog