12 Ekim 2007

Petek


İlk gördüğümde nefesim kesilmişti. Arı peteği şeklindeki taşların kocaman bir arı peteğine dönüştüğü bir yer bu Petek. Altında olanca güzelliğiyle serilmiş “Boğaz”. Kuzey’le Güney arasında, tam orta noktadaki nefeslenme noktası.

O ilk gün annemleydik. Kayıda gitmiştik herhalde. Miso burası neresi? demiştim kendi kendime. Annem yanımda bütün iyi niyetli gevezeliğiyle ne kadar güzel bir okulu kazanmış olduğumdan bahsediyordu; yüzüncü kez. “İşte bak, burası bile bir gösterge,...” Bense sersemlemiştim. “Ben buraya gelirim,” demiştim içimden. “Burası benim.”

Çok gittim Petek’e. Çoğu kez de yalnız. Çok içtim Petek’de. Yine çoğu kez yalnız. Orası sessiz bölgeydi genelde. Büyük grup yoksa eğer. Başka insanlar hep olurdu, ama herkes kendi halinde otururdu. Zaten öyle çok büyük bir yer değildir, fazla kişiyi kaldırmazdı. Boğaz’a dikip gözlerimi içerdim. Kaçırmaktan korkar gibi başka hiç bir yere bakmazdım. Yutardım aşağıdaki görüntüyü. İçimi sonsuz bir hüzün ve huzur sarardı; eşzamanlı.

Bir keresinde toplu gidildi. Bizden başka kimse yoktu. Grup büyüdü sonra; onun tanıdığı, bunun arkadaşı, eklendikçe eklendi. Etraftaki insanların yarısını tanımaz oldu Miso. Çok içildi, çok gülündü. Sonra gece sakinleşti, duruldu. Bazısı içti, bazısı baktı. Bakanlar gözlerini kaçırmayınca bazısı utandı. Bakışlarını yere sakladı. El çabukluğu marifet yer değiştirmeler oldu. Yalan iltifatlar duyuldu, gerçek olduğu hayallenip sevinildi. Çok içilmişti; herkes en iyi konuşmacı, herkes en çabuk inanacak saftolozlar haline dönmüştü.

O gece tanışılan birisiyle boğaza beraber bakıldı. Boğazın güzelliğiyle mukayese edilmek kolay mı? Başlar döndü, ayaklar yerden kesildi. Masumca sarılındı, masumca öpüşüldü. Bunun büyüsü de, utancı da günlerce sürdü. Gece her aklına gelişinde, Miso’nun karnından kelebekler havalandı.

O kişi daha sonra görüşmek istedi, Miso kaçtı. Cesaret edemedi. O gece Petek’e kalsın istedi. Kelebekler de kendine.

marruu


12 yorum:

Adsız dedi ki...

çok hoş bir anı bu mişo ...
yazımından -çizimine...
duygu yoğunluğuna ...
anlatımdaki sadelikten ....insani vasıfların doğallığına kadar....



yüreğinle kal mişo yüreğinle kal...

kecilerin cobani dedi ki...

o kelebekler var ya o kelebekler...
hayatin ne guzelligidir kendileri.
ne guzel, canim misocum.

Elif Derviş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
elektra dedi ki...

herkesin var mıdır böyle hatırladıkça kelebek uçuran anııları misom? hadi kelebekleri uçuralım:)
öperim...

Elif Derviş dedi ki...

çok güzel bi yazı olmuş... ve de çok içli her zamanki gibi :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Misocuğum,
Kelebekleri, petekleri, arı kovanlarını ne güzel anlatmışsın.:)İyi ki "o" anılar var.:)

Adsız dedi ki...

O kişi sizi öpmekle büyük hata yapmış."O kişi daha sonra görüşmek istedi, Miso kaçtı".Öpüşmeseniz kim bilir kaç defa daha zaman paylaşılacaktı.

Tam bir Ahmet Altan,Aldatmak romanı.Gerçi o roman kahramanı erkek öpme konusunda çoook ağır davranıyordu.

İlk öpücük her zaman masumdur:)

Fikret

miso dedi ki...

Sevgili diagonel,
Çok teşekkür ederim. Senin de hissettiğin gibi çok yoğun bir duyguydu yaşadığım :)

Ah be çoban, o kelebekler yakar adamı işte. Ne güzeldi gerçekten de. Gel kelebek geeell :)

Sevgili elektracım,
Olmaz mı böyle hatıralar? Var var, sürü sepet olmasa da var bir kaç tane. Ama bana öyle haydi gel kelebek uçuralım deme, çok müsaitim, tehlikeli olabilir:)

Sevgili delicim,
İlk yorumun çok komikti, neden sildin? Acayip eğlendim ben. Tam yorum yazacaktım ki, bir baktım silmişsin. Canımsın sen benim. Amman avcııı, vurma beeeeni :))

Sevgili ekmekçikız,
İyi ki varlar cidden. İnsana "bir zamanlar" ne olduğunu hatırlatıp içini ısıtıyorlar.

Sevgili Fikret,
Hoşgeldiniz. Hatayı yapan o değildi aslında, bendim. O zaman bile biliyordum bunu, ama kendime yediremedim görüşmeyi. Kolay kadın terazisi fena yargılayıp çarptı beni. Ahmet Altan'ın romanına gelince. Orada bu romantizmden ziyade hafif bir kudurmuşluk vardı sanırım. Bıçak Yarası Gibi ve İsyan Günlerinde Aşk'tan sonra büyük hayalkırıklığı olmuştu benim için.

marruu

Elif Derviş dedi ki...

ya çok utandım bak şimdi, sen okumadan sildim sanmıştım ben de :)
Sildim çünkü bu kadar duygulu bir yazı için fazla laubali ve duygusuz bi yorum gibi gelmişti tekrar okuyunca...iyi bari kızmamışsın :) muck...

imza: kelebek avcısı
slogan: kelebekleriniz itina ile yakalanır, uzak diyarlara uçurulur :)

evinkedisi dedi ki...

Hiyyyy! Biz yorumlarımızı sildik zannediyoruz ama silemiyo muyuz şimdi? Şu noktada yüreğime indiğimin resmidir de :(

Onun dışında yazılanlar yüreğime işledi demek istedim. Çok güzel ifade edilmiş de neden öpüşme olduktan sonra hep kız kaçması gerektiğini düşünür bizim memlekette? Yani, hepimiz böyle büyütüldük ama bu işte bir sakatlık var. Cinsellik sanki herşeyin büyüsünü bozan mıdır? Bence her noktasıyla çok romantik bir anlatım. Tebrikler Miso :)

miso dedi ki...

Canim deli,
Utanma sekerim. Hic laubali filan da degildi yani. Gayet yerinde (:)) bir yorumdu.

Sevgili evin kedisi,
Evet ya, neden hep biz kaçıyoruz? (Adam kacsa ne komik olur. Yarmagül miso'dan kacan zavallı adam) Bir de tabi bu fikre vardığımızda yaş kaaaç oluyor. (ki galiba en acıklı yanı da bu hani)

marruu

gülçin dedi ki...

miso, bu kelebekler mevzu pek hoşuma gitti, eline-midene sağlık.