3 Kasım 2007

Kalbim paramparça


Evde keman çaldıkça Ilgaz yeşillenip duruyordu. Bi ver, bi tutayım, bi çalayım. Veriyorum ama içim pır pır. Düşürse yandık. Alıyor, tutuyor da sıpa. Gayııır, guyuuurrr.

“Ya koca, bir keman fiyatı soralım mı?”
“Soralım ama sen demiyor muydun bu çok zor, başka bir şeyden başlasın diye?”
“Ya bi soralım. Ders filan aldırmayalım. Eline alsın yeter. Belki ısınır. Yay çekmeyi öğrense yeter.”

Bugün Yukarı Ayrancı’daki Çankaya müzik evine gittik. Yanımızda benim keman da var. Uzun süredir bir hırıltı geliyor kulağıma. Kaç kişiye sorduysam duyuramadım. Bir de çoğu zaman çift tel basıyorum. Sinir oluyorum. Acemi gibi. O acemiliği aşalı çok uzun oldu aslında. Kızılay’daki Çankaya müzik evine gitmiştik geçen hafta. Bir sorduk ki 75 liraymış keman. Komik, di mi? 75 liraya ne var ki? En uyduruk cep telefonu bile 75 lira değil artık. (Yaşasın Çinliler!) Ama almaya cesaret edemedik; yarım keman mı,üç çeyreklik mi bilemedik. Ilgaz’a keman sorarken benim kemandaki sıkıntıdan bahsettim. Oradaki inanılmaz derecede beyefendi görevli bize diğer şubeye gitmemizi söyledi; kemanımı götürmemi de tavsiye etti. Müzik evinin sahibi bey ud ve kanun yapıyormuş, oğlu da keman. O anlar dedi.

“Sanırım eşikle ilgili bir sorun var.”
“Nasıl bir sorun?”
“Çalarken iki tele birden sürünüyor yay. Özellikle re ve sol tellerine.”
“O sizin acemiliğinizden olabilir mi?”
“... Sanırım o kadar acemi değilim ama...”

Ufak bir odaya geçtik. Adam bir süre kemanıma baktı. “Bu kemanla nasıl çalıyorsunuz anlamadım,” dedi. Klavyesinde çok ciddi bir sorun varmış. Gövdesi de garip bir şekilde şişmiş. Eşiği yüksek gibi görünüyor ama eşiği indirsek bu sefer de... “Mesela bu kemana bir bakın...”
“Bir çalabilir miyim?”
“Ama çalarsanız kendi kemanınızdan soğursunuz,” dedi.
Nasıl olabilir böyle bir şey??? diyemedim. İnsan müzik aletinden soğur mu? Adamın gösterdiği kemanı aldım. Na ra lala la la la la la la laaaa...

Kulaklarıma inanamadım. İçimde çalsam bu kadar olur. Adam gülümsüyor; biliyor çünkü. Afedersiniz ne kadar bu keman? Şu kadar. Hadi yaaa. Ufak odadan çıkıp büyük mekana geçtik. Amacımıza odaklanmaya çalışıyorum, beceremiyorum. Toparlan miso, buraya Ilgaz’a keman almaya geldiniz. Adam bir şeyler anlatıyor; ben bir kendi kemanımı düşünüyorum, bir de adamın oğlunun yaptığı kemanı. Bir yandan kendi kemanımın artık işe yaramadığını düşünmek kahrediyor, diğer yandan adamın verdiği kemanın sesi hala içimde zınnn zınnn ediyor. “Biz sizin kemanı tamir edemeyiz,” dedi adam. “İsterseniz birilerine gösterin ama sapı çıkacak, ...” Başladım ağlamaya. Utanarak. Yüzümü diğer tarafa çevirerek. Üzüldüm çok. Evet, yeni keman çok güzel ama eskisini çok seviyorum ben. Farklı bir ilişki bu, aaa bu daha iyiymiş deyip kopuveremez ki insan. Kopuveremez ki miso.

Ilgaz’a kemanı aldık. Evde denesin bir süre. “Bak, her gün on beş dakika çalacaksın bu kemanı, yoksa üzülür, sesi kısılır,” dedi adam. “Tamam,” dedi Ilgaz. “Anneciğinle birlikte çalarsınız, olur mu?” “Olur,” dedi bizimki, mutlu mesut. Sonra bana döndü. “Gözünüzden yaş geldi, çok üzüldüm,” dedi. “Lütfen üzülmeyin, her şeyin bir ömrü vardır. Bizim keman size şu kadar olur, onu da on taksite bölerim. Güzel çalıyorsunuz, devam etmek istiyorsanız bence iyi bir enstrüman edinin. Bence siz bir düşünün,” dedi. Teşekkür edip çıktık. Ben darmadağın olmuşum; bu kadar üzüldüğüme de ayrı bir şaşkın halde...

Göksu’ya gittik. Rakıları söyledik. Benim aklım da, kalbim de bir kendi kemanımda, bir de o içimde öten kemanda. Ne düşünüyorsun, alalım, bak on taksit de yapıyor, dedi koca. Millet bu parayı her sene cep telefonuna harcıyor, dedi. Hadi ya? dedim. Bak sen telefonlarını 5 senedir kullanıyorsun, en az üç nefis keman parası cepte 5 senedir dedi. Ya hem pratik, hem duygusal, adama bak. Bir de tabi benim anlayacağım örnekler veriyor ya, bitiyorum.

Bu hafta konservatuara götüreceğim kemanı. Bir soracağım. Eğer tamir olmazsa yenisini düşünürüz. Olursa gerçekten çok mutlu olacağım. Hem de şimdiye kadar kendimin bile farketmediği kadar çok mutlu olacağım.

Lütfen olsun...

19 yorum:

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Ben üzüldüm burada yahu.
Bu kadar mı güzel anlatılır bi duygu.
Al yeni kemanı Miso.
Eskisi hep yanı başında dursun ama.

Merak:Yanıbaşında birleşik mi yazılırdı ayrı mı?

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Ohh! Siz şimdi ana-oğul ne güzel çalarsınız.:)
Umarım, onarılabiliyordur, kemanın.
Ve bir de o sanatçı insanlara hayran kaldım, ne kadar ince ve düşünceliler.:)

gülçin dedi ki...

ne güzel erbabına rastlamışınız be misocum. umarım eskisi tamir edilir, edilemese bile dursun yanında yamacında, ilk göz ağrısıdır herhal, duruversin ne olacak? edilemezse, alıverirsin yenisini. insanın kemanla ilişkisi başkadır sanırım, keman çünkü insana fiziksel olarak en yakın çalgı, başını dayıyorsun, çenen değiyor filan, diğerleri hep biraz daha mesafelidir ya (beni duyan virtiöz sanacak, maalesef ıslık dışında bişey çalamıyorum, halbuki ne isterdim akşam yemekten sonra iki tek atıp beyim desin ki "hadi hanım sen al udunu ben de kanunumu alayım tıngırdatalım bişeyler", ben de alayım udumu başlayayım "aşk gibi sevda gibi huysuz ve tatlı kadın"ı çalmaya usul usul). bu arada eşinin zerafeti de gözümüzden kaçmadı, kendisine de sevgilerimizi iletiyoruz.

kıvır dedi ki...

Ne hissettiğinizi çok iyi anlıyorum hocam.Ben de müzik aletlerimle bütünleşmeyi başarabilmiştim birkaç dakikalığına da olsa.Ama o hazzı hala damaımda hissediyorum.Ki siz artık kemanınızı bu kadar içselleştirmişken adamın o söyledikleri küfür gibi gelmiştir kulağınıza ne kadar beyefendice söylemişse söylesin.

Umarım tamir etmeyi başarabilirler.Ama olmadı eğer sizi bu kadar etkilemişse diğeri; eski telefonlarımızı seviyoruz sonuçta:)

Bu yazı üzerine sizi dinlemeyi kat be kat fazla istiyorum artık...

Ali Kayhan dedi ki...

Ben Ilgaz'ı da dinlemek istiyorum yanınızda eğer günün birinde sizi dinleyebilecek şansı yakalayabilirsem. MM ya da Hazırlık E'nin girişinde çalabilirsiniz.

Kemanınıza ne derecede bağlandığınızı anlamaya çalışıyorum. Ancak bence yeni ve müstakbel (?) kemanınıza da bir şans verebilirsiniz. Eskisini çok seversiniz ama yenisinde de aklınız kalabilir, sesi kulağınıza çalınıp bir arada kalma durumu yaratabilir ileride. En iyisi, ikisinin de yan yana durması. Gerekirse ben cep telefonumu size verebilirim, ya da blogunuzun ve birkaç kardeş blogun sağına soluna AdSense reklamları koyalım, yardımcı olabilir. :)

Blog demişken, sorgusual.blogspot.com'da karar kılabildim en sonunda. Profilimde linki var. İki günde iki yazı yazdım, ciddi bir gelişme. :) Tasarımın tam bittiğini söyleyemem ama yüzde 90'ı bu gördüğünüz şekilde bir şey olacak.

Keman için ben de pek hevesliydim bu yılın başında ama hoca bulamadık. :) Zaten siz o kemanı alırsam benim müstakbelimin sesini duymaya tahammül dahi edemezsiniz. En iyisi ben biraz para ve zaman biriktireyim.

Pazartesi öğlen okulda görüşebiliriz galiba. Ararım ben.

Sevgiler.

gaykedi dedi ki...

miso'cum sabah sabah beni içli içli mırrlattınya başka birşey demiyorum sana, öykü tadında ne hüzünlü bir anı bu be!

Elif Derviş dedi ki...

Canımsın sen, içli arkadaşım benim :( üzülme yaa, ben de diğer arkadaşlara katılıcam, al yenisini, çal güzel güzel, eski dostun da dinlesin yanıbaşınızda sizi, yorulmuş belli ki o artık, hak etmiş birazcık dinlenmeyi...hem onun da ruhu okşanır sen çalarken...tamam çalınmak da hoşuna gidiyordur muhakkak ama karşıdan dinlemek de ayrı bir zevk değil midir?


Bunca yıldır bi dinletmedin şu kemanını bize ya ona kızıyorum...evet evet valla kızıyorum, niye mahrum ediyorsun bizi? Bizim kulağımızın da güzel çalınan keman duymaya hakkı yok mu, yoksa sen bizi beğenmiyor musung :))

Dün akşam aramışsın, kapalıydı telefon, sabah kimaramış şeysinin mesajı geldi...ama göksu'ya da gitmişseniz Ilgaz annenlerdedir sen de uyuyordundur belki şu anda diye düşündüğümden arayamıyorum...öğlen olsun bi arıcam tamam mı?

Miso... bi gün ben de eskiyince ve sen diri, canlı, güzel sesli yeni arkadaşlar bulunca, ben de kalıcam demek di mi bu kalbinin en özel yerlerinden birinde? :)

miso dedi ki...

Ah be biyo,
Yanıbaşında ya da yanı başında... Ne fark eder? Sen benim istediğim şeye tercuman olmuşsun bak.

Sevgili ekmekçikız,
Ana oğul ne güzel çalarsınız'a daha çoooook var, inan. Yay çekebilmek bile bir yıl alabiliyor. Bizim kelle ne yapar bilmiyorum tabi :) Ama babamın beni bıktırdığı gibi yapmayacağım kesinlikle. Hiç acelemiz yok, istemezse dokunmasın bile.

Sevgili Gülçincim,
Ne güzel anlatmışsın; o çene dayamak zaten insanı bitiriyor. Çalan biri olsan bu kadar anlatabilirdin hissettiklerimi. Bir de çello bende bir kucaklama hissi uyandırır. Dün bir başka müzik evine gittiğimizde çello gördük. Dayandığı ayaktan alıp sarılmak istedim inan. Ama bir günde iki ihanet fazla gelecekti :)

Canım kıvır,
Evet, adam çok beyefendiydi, ama hala içimde usul usul yanan öfkeyi bastırabilmiş değilim. Çocuğunuz matematikten HİÇÇÇ anlamıyor'u duymuş bir veli gibiyim. Ben eski kemanımdan zaten vazgeçmem; ama diğeri konusunda da hiç kararlı değilim. Gönlümü çaldı SERSERİ. Ki hiç de sık yaşamam bunu :)

Sevgili AliKayhan,
Öncelikle hayırlı olsun, blogunuzu biz zavallı okurlarınıza açmışsınız, teşekkür ederiz. Kemana gelince... Kemanıma çoook bağlıyım; hatta sandığımdan daha da bağlıymışım. Yenisini görünce, yenisini kucaklayıp o muhteşem kokusunu içime çekince daha çok anladım. Eskisi vazgeçilmezliğini kanıtladı; güvenli sular gibi sonuçta. Ama yeni keman muhteşemdi alicim; aklımdan nasıl çıkartabilirim bilmiyorum. Dizine vurup masaya oturttuğunda öten diapozom gibi içimde titriyor hala. Almasam bile hep aklımın bir köşesinde olacak sanırım. Bilmiyorum, belki de alırım. Sen ne dersin bu hususta?

Bu arada, keman öğrenmek için hoca arıyorsan eğer hala, tanıdık birileri var. Hem de MİSOoooo :)

Sevgili Gaykedi,
Tam bir mııırrr, marrruu durumu değil mi? Güzel yorumun için sonsuz teşekkürler :)

Canım deli,
Dün gece 8.30da kalktık Göksu'dan. Bir duble bile beni hafiften titretti. Ruh halleri çok titrekti zira. Kocaya dedim ki, "sen Toplak'ı görmek istemiyor musun, sen nasıl amcasın?" O da dedi ki, "istemez olur muyum?" (Maksimum coşku buydu!) "Gidelim mi?" "Dur bir arayayım da uygunlarsa gidelim." Sonra? Sonrası malum. Cep telefonu mesaj bırak dedi, ev telefonu ses vermedi. Bir dahakine inşallah dedik :)

Kızma sen bana. En yakın zamanda çalıcam sana; ve de çocuklara. Valla bak. Haa, bir de, o canlı-diri-güzel-ve güzel sesli yeni insanlar bulduğumda ben ne halde olucam, hiç düşündün mü? Ay ne olur Aysel Gürel olmayayım. Paspasımda 25lik delikanlılar beklemesin. Hohoooyyttt :)

marruu

teyzenteyfik dedi ki...

:)
ne sevimlisin.

Ben yeni kemani da satani da cok sevdim. Al sen onu.
:)

ayçobanı dedi ki...

Yeni keman, eski keman, Ilgaz'in kemani...Müthis bir keman ailesi olabilir evinizde :) Arkadaslik ederler, birbirlerini dinlerler :))

Ne dogru demis satici, calmazsan sesi kisilir, küser diye!! Flütüm!! Senelerdir almadim elime :( Küsmüstür kesin!! Hatta O Ankara'da, ben Limburg'da!! Ay cok fenayim ben :( Onu da buraya transfer etmeliyiz!!

Adsız dedi ki...

mişocumm yazını okuyunda uzunca bir süre daldımm
gittim
kemanın sesi kulağımda radan oraya
önce kırık kanatlar adlı diziye gittim (3. bölüm ) kemanın sesi mest etti ardından
pan ın labirentindeki ufaklığın keman çalmadaki ustalğı geldi aklıma
oradan oraya sürüklendim durdummm


ve en son sarı sıcak adlı (yazlık ) eğlence programında hüsnü şenlendirici ve canan leslie anderson un düet yaptığı
o muhteşem sultani yegah sirto ya kadar dayandı

sağol var ol mişom

uzay dedi ki...

sakın kaçırma içinde bahar notalarını duyuranı..digerinide as yüregine gözüne, sen cal o dinlesin dinlensin keyfini sürsün..

Adsız dedi ki...

Sen o kemanini duvara as, sizi yeni kemanlarinizi calarken seyretsin. :o) Bende bes tane var, besi bir yerde, hepsi boy boy.

Ne kadar sansli bir oglun var senin!!!!!

www.elifsavas.com/blog

kecilerin cobani dedi ki...

Yenisini alirsan eskisini pek calmak istemeyeceksin ama bol bol tozunu alip opeceksin gibi geliyo bana.
ne guzel keman calman, bayiliyorum. ben piyanoya basliicam, gozumu hirs burudu. denize yoort bi piyano alinca elimden kurtulamayacak. nıohıhaa.
(Muzik sevgisi boyle tezahur ediyo bende)

miso dedi ki...

Sevgili Teyzentevfik,
Ben de çok sevdim, alıcam inşallah. İyice niyeti bozdum ben :)

Sevgili Ayça,
Müthiş bir keman ailesi olabilmek için kulaklara ve huzura veda edilecek bir kaç yıl geçirmek gerekiyor. Sen de çal lütfen flütünü, küsmüş olabilir cidden:)

Sevgili Diagonel,
Öyle bir ustalık yok inan; ama yine de yakıştırdığın için teşekkürler. Sen de sağol, var ol.

Sevgili uzay,
Aklım fikrim o bahar notalarını duyuranda zaten. Bu da dinler mi dersin? Keşke:)

Sevgili elif,
Gerçekten evde 5 keman mı var? (Boy boylarsa eğer, yarım kemanlar gerçekten de çok şirin oluyor) O zaman ben de ikinciye sulanabilirim. Sürekli onu düşünüyorum zaten. Oğlum da şanslıdır umarım, bu konuda bir şey söyleyemeyeceğim:)

Sevgili Çoban,
Öperim tabi, severim ben onu. Sana da çalarım inşallah. Öyle pek iyi çalmıyorum ama, hazırlıklı ol yani. Düet yapar mıyız acebağ? Dınn, gıyyy :)

marruu

Adsız dedi ki...

misooo,
akşam chen kaige'nin yönettiği "birlikte" filmini izledim. çok güzel keman çalan bir çocuk var. alıp, ılgaz'la birlikte izlersiniz belki. biraz acıklı, ben zırıl zırıl ağladım. filmi pek tutmamış kaige severleri, çok melodram havasında bulmuşlar. ben yönetmeni tanımıyordum ama elveda cariyem'le birlikte fan'ları oluşmuş meğer ama tam bir hollywood filmi olan kill me softly ile de yerden yere vurmuşlar.

bence izleyin bu filmi, madem keman konusu da gündemde.

sevgiler.

Adsız dedi ki...

Sevgili miso, diğer yorumlara katiliyorum ama ben en çok koca'ya bayıldım..kaldı mı bu kocalardan artık :) selamlar..

miso dedi ki...

Sevgili Peri,
Aman, acıklı film mi dedin? Her bir halta ağlayan biri olarak benden kaçmaz hiç :) Umarım vakit bulup izleyebiliriz. Sana da sevgiler:))

Sevgili sessiz,
Var bu kocalardan hala, çok şükür. Pek rafinedir kendisi. Eee, miso damak zevki (eheheh)(Mütevazi miso)

marruu

Adsız dedi ki...

Evet Misocugum, bes tane var. Boy boy, ama iki tanesi tam keman. Fazlasi goz cikarmaz, hem hepsinin ses rengi (ve fiyati, dolayisiyla baskalari tarafindan dokunabilirligi) farkli! :oP

Oglun cok sansli. Hem de cok.

www.elifsavas.com/blog