5 Mart 2007

Cumartesi-Pazar

Cumartesileri Ilgaz’ın anneanne gecesi. Hem de her Cumartesi. Bu da haftada bir gece deliksiz uyku demek. Tabi eşim sırt üstü yattığı için kaplanları gelmezse, veya kedi bizi on kere ziyaret etmezse. (Önemli olan Fıstık Bey’in keyfinin olması tabi. Yatağa çıktığında nereye bastığının zerre kadar ehemmiyeti yok. Bacak, karın, yanak, saç... Ve tabi “sev beni” anlamına gelen değişik tonlarda enteresan miyavlamalar.)

Pazar sabahları sessiz ve sakin bir kahvaltı yapmak vazgeçemediğim bir lüks oldu benim için.

Balkon kapısından içeri dolan güneşe sırtını vererek bir süre oturmak.
Çayın demlenmesini beklerken gazete okumak.
Arada bacaklara sürünen kediyi okşamak.
Pazar haberlerinin bir veya ikisine mutlaka ağlamak.
Radyodaki yayını beğenmeyerek illa ki Barok bir şeyler dinlemek.
Gazete yarılandığında demi istenen kıvama gelen çaydan ilk yudumu almak.
Soyularak sofraya koyulmuş domates ve salatalığın enfes beyaz peynirle birlikte tadını çıkarmak.
Sonra bir ara anneyi arayarak asayiş kontrolü yapmak; kadının sesindeki kimi zaman ciddi oranda belirginleşen bezginliği duymak ve “ben bir saate kadar gelirim,” demek.
Karnımı ve ruhumu had safhada doyuran kahvaltıdan kalkarak bir iki yeri toparlamak.
Sonra kalkıp annemin evine gitmek, Ilgaz’ı alıp çıkmak.
Genellikle yemek istediği şeye göre bir yerlere gitmek.
Hiç durmadan konuştuğu için bir süre sonra sersem olmak.

Bir sonraki cumartesini iple çekmek.

7 yorum:

kıvır dedi ki...

Böyle sündürlebilindiği kadar sündürülen 2-3 saatlik mutluluk ve huzur dolu bir kahvaltı etmeyeli yıl oldu belki de.Biraz da zaman ayırmak ya da erken yatmakla da ilgili galiba.Ama haftada en az bir gün yapmak lazım böyle bişey.Kutluyorum sizi miso hanım.

Sevgilerrr...

uykucu dedi ki...

misocum muhteşem ya. benim hiç böyle lükslerim yok her hafta sonu sabah en geç 8'de kaldırılıyorum.bizdede suç alıştıramadık oğluşu başka yerde kalmaya.eşimde kabul etmiyor zaten ben özlerim oğlanı diye .imrendim sana..(yorum yazamıyorum bir türlü umarım bu olur)

Andy_Dufresne dedi ki...

Çocuk olmak çok garip, düşünsenize kaç insan hayatını size göre yaşıyor ve siz hiç birşeyin farkında değilsiniz. Ayrıca en ufak ilgisizlik sezerseniz de ortalığı birbirine katıyosunuz. Kimse size hiç bir şeyi çok görmüyor,hep daha fazlası için çabalıyor. Anne-Baba olmak çok zor gerçekten. Ben istemiyorum baba olmayı, en azından şu zaman dilimideki düşüncem bu. İlerde biri beni kandırır mı bilmiyorum tabi :)

Elif Derviş dedi ki...

Misocum ne kadar huzur dolu bi yazı olmuş yaa :) Orada olup seninle çay yudumlamak geldi içimden valla...gerçi ben orda olsam aynı Ilgaz gibi çene yapıp o sessizliğin içine ederdim ama olsun :))))))

miso dedi ki...

kıvırım,
bence fırsatın varken değerlendir derim. ne güzel evin var, ailen var, sende zaten huzurun alâsı var (ya da bana hep huzur verdiğin için öyle algılıyorum)... bir sabah böyle keyif yap cidden.

figencim merhaba
erkekler bu konuda bir garip cidden. bir arkadaşın eşi de oğlunu hiç bir yere yollamıyor. benim eşim öyle değil ama. bu karara sonsuz saygı gösteriyor ve o da aynı keyifle sallıyor oğlanı anneanneye:) çünkü cumartesi sabahları en geç 7de kalkıyoruz. belki de ılgaz büyüyünce imam olacak :(
umarım siz de bir ara bu kahvaltı işini yapabilirsiniz.

dufresnecim,
çok doğru söylemişsin. en azından kendim için ılgaz'ın bütün hayatımı değiştirdiğini söyleyebilirim. sanırım korcan benim kadar etkilenmiyor, o daha periferde :)
Sen bence istersin bir gün baba olmayı. en güzelinden de olursun. ben bilirim seni. canım benim.

köşenin delisi
huzurlu bir yazı oldu gerçekten de. pazarları inan bu kadar huzurlu oluyorum. ayrıca sen olsaydın güzel güzel konuşurduk; fırtınalı havada denizin ortasında kalmış gemi etkisi olmazdı. ılgaz bazen cidden tutuyor insanı :)
Neyse, merak etme, coming soon to your own theater :):)

Adsız dedi ki...

Elif gibi hissettim yahu.Neredeyse Onun yorumunu kopyalayıp yapıştıracağım ;P
Bana da çay demle,sırtıma güneş vursun,gazetelere göz atayım ama en çok bolca kaynatalım.Ama çayı çok demle,çok içerim ben.
Çocuklarımı bırakırım ben güvenilir birkaç yerim vardır.E insan kocasıyla başbaşa sinemaya,tiyatroya gitmek istiyor.Başbaşa yemek demiyorum bak,akşam yemeği davetleri önce çıtırlara yapılırda herzaman o bakımdan.Daha beni bırakacakları bir yer bulamadıkları için mecbur bende gidiyom yemeklere:)))
T.

Talisman dedi ki...

Oooh tasvir çok güzel olmuş, ben son dönemde çalıştığım için yapamıyorum kahvaltı keyfi ama genelde benzer şeyler yaparım, tabii ben de çocuk da olmadığı için daha rahat.. Ama yine de çocuk istiyoruuumm..:)