6 Şubat 2009

Güz Sancısı


Şşş. Karışma sen bu işlere. Anlamazsın! Neyi anlamam? Anlamazsın, karışma diyorum. Doğru, anlamam. Düşünmeyince anlama ihtimali sıfır oluyor çünkü. Noktaları birleştirmeyince bütün resmi görebilmek mümkün mü?

Ah Nemika... Aynanın karşısına oturup yüzünü iki elinin arasına alarak kendine, gözlerinin içine şöyle bir baksaydın yeterdi, biliyor musun? O yumuşacık gözlerine... O Suat’a yumuşacık bakan gözlerine... Ah Nemika, dünyanın en büyük bahtsızlığı babadan utanmakmış, değil mi? Anladın sen bunu. Ve çok pahalıya patladı sana; her şeyini yitirdin. Aşkın sandığın Behçet’i, ilahlaştırdığın babanı, o muhteşem yaşantını, insanlık onurunu ve gerçekten sevdiğin Suat’ı...

Suat, ne yaptın sen? Niye sorup duruyorsun? Sorma, sorma ne olur! Bak sorup durdun; neler oldu, gördün mü? Geri dönüşü var mı artık? Bir de tuttun Nemika’ya aşık oldun. Başka kız mı yok? Bak babasına; bizim anlamadığımız her şeyi anlıyor, her şeyi biliyor. Ve ne yazık ki her şeye muktedir. Kendi gibi olmasına rağmen bir kaç konuda farklı düşünen birini öldürmeye bile. Suat kendine gel, bak Nemika geliyor, heyecanlanma çocuk gibi. Behçet’in O. Düşünmeyen, düşünse de anlamayan, anlasa da harekete geçemeyen Behçet’in...

Behçet! Seni ahmak! Kurtul şunların elinden, git Suat’ın yanına. Gerekiyorsa sen de dayak ye. Nasıl durdun öyle, nasıl bekledin? “Behçet” diyen, gammazcılığına hala inanmayan o sesi duymaya nasıl dayanabildin? Suat’ın senin ihanetini öğrenip en büyük acıyı yaşayarak ölmesine nasıl izin verdin? Koş bakalım Behçet efendi, nereye varcaksın? “Behçet” diye seslenen Suat’tan nasıl sıyrılabileceksin? Rum kızına aşkını itiraf bile edemedin; Nemika seni terk etmeseydi de çizdiğin hayattan sıyrılacağın yoktu. Son anda adam oldun; ne yazık ki her şey için çok geçti artık babanın karşısına dikildiğinde. Hoş, o da omuzları inik, kısık sesli bir dikilişti, ama olsun. Ama oldu mu? Olmadı, değil mi? O en korkunç iki güne, 6-7 Eylül’e çanak tutanların başını çekmek nasıl bir histi? Tüm öldürülenleri, tüm yağma kurbanlarını taşısan kucağında bu suçluluk duygunu yenebilir misin Behçet? Harcanmış Behçet seni!

Rejans’ta Bach’ın çello sonatını canlı dinleyebiliyorsan, kendi mutfaklarında yaptıkları nefis votkayı içebiliyorsan, sofralarına oturduğunda farklı lezzetler tadabiliyorsan eğer... İşte bunları “öteki”nin kültürüne borçlusun. Onun da sana borçlu olduğu bir çok şey gibi. Ama ne yaptın sen? Olmayan bir şey uydurdun, ellerine sopalar, silahlar tutuşturduğun çapulcuları, katilleri, açları, tecavüzcüleri sığır sürüleri gibi doldurdun kamyonlara, getirdin kentlere. Kucaklarında Fatih’in tablosunu taşıyan, hala 500 yıl öncesinin olayıyla gurur duymaktan başka elinde hiç bir şeyi olmayan bu adamlara başkalarının hayatını talan ettirerek tattırdın çikolatayı. Ancak o şekilde dokunabildiler ipeğe, satene. Neyin intikamını aldıklarını bilmeden saldırdılar hayvanlar gibi...

Herkesin tarihinde çok büyük utanç anları vardır, eminim. Bu da bizimkilerden biri işte. Çok çok üzgünüm ve o olaylar yüzünden, o olayların sorumluları adına bütün benliğimle en içten bir şekilde özür diliyorum; hiç bir şeye yaramayacağını bile bile...

Nokta!

6 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Hiç işe yaramaz olur mu, Misocuğum, hiç yaramaz olur mu?
Bir yerden başlanacak işte...
:)

MAVİ UMUT dedi ki...

Güzel bir blog..

şule dedi ki...

film bittiğinde yerimden kalkamadım. sadece ben değil izleyen 10-15 kişiden hiçkimse kalkamadı. kimse birbirinin yüzüne bakamadı sanki. utandık.

miso dedi ki...

Sevgili Ekmekçikız,
Bir yerden başlanacak, haklısın. Ama sayı o kadar az ki... Morali bozuluyor insanın işte...


Sevgili Ufuk Çizgisi, hoşgeldiniz,
Çok teşekkür ederim :)

Şulecim,
Kıvır'la gitmiştik filme; biz de kalkamadık. Kalkanlar oldu gerçi, hatta önümüzde dikilenler bile oldu, ama bizim gittiğimiz salonda da kıpırdayamayanlar çoğunluktaydı. Haklısın, utandık biz de :(

marruu

evinkedisi dedi ki...

Aman aman! Özür dileme Miso'cum, sinir oluyorlar öyle şeylere bizim memlekette. Sorumluluk duygusu nedir, empati nedir bilmiyorlar. Yapılmışsa da vardır onlara göre bir sebebi...Burada bulup seyredebilir miyim ki bende bu filmi?

miso dedi ki...

Evin kedisicim,
:)) Bin kere haklısın. Sadece bizde mi? Bak başka özür dileyenler de ölümle filan tehdit ediliyorlar. Yok birbirimizden farkımız aslında. Bu arada filmi bulabilir misin bilmiyorum ama film olarak değerlendirdiğinde çok parlak gelmedi bana. Aşk öyküsü gereğinden fazla irdelenmiş bence. Hani diğer konu çok hayati ya... Ya da bana öyle geliyor ya... O bakımdan yani; yoksa bir itirazımız yok aşka :)

marruu