14 Ağustos 2007

Misoo, missooo


Misooo, missooo, bana bak çabuk! Ben sana ne dedim? Altından kalkamayacağın işlere girme demedim mi? Önce bir düşün, sonra başlarsın, yoksa mahçup olursun demedim mi?

Yok, demedin. Öyle bir durum da yok zaten. Ne zaman öyle bir şey yaptım ben? Allah allah.

Misoo, beni kızdırma bak. O zaman sen kesin içinde bir türlü yenişemediğin bir şeylere sarmış durumdasın. Ne bileyim, yaparsın ya öyle, 20 yıl önce şu insanı şöyle kırmıştım, hede hödö, bunu bir kaç gün düşünür mide ağrısı çekersin. Bırak allah aşkına ya, ne olduysa olmuş bitmiş, zaten ne yapmış olabilirsin ki?

Yok, öyle bir şey de değil.

Dersler mi baydı? Kolay mı biri gidip öbürü gelsin, sabahtan akşama kadar dis iz a buk bilmem ne?

Yok be canım, bilakis, dersler iyi geliyor. Çocuklar da sevdiğim çocuklar zaten. Öyle çok kasmıyorlar.

O zaman evle mi hırlaştın? Bir şeye mi sinir yaptın? Düşünürsün öyle, hıdır mıdır, sonra öyle dedim, o da böyle dedi, vıdıvıdıbırbırbır...

Hayır, sarmadım öyle bir şeylere. Sinir olduklarımı düşünmüyorum, iyi oluyor.

Ee, neyin var o zaman?

Bilmiyorum. Çok tarifsiz bir durumdayım bu aralar. Giremiyorum, çıkamıyorum, çözemiyorum, fırlatıp atamıyorum... Yine o GİTME hissi geldi, sardı içimi. Doğum yaptıktan sonra gelmişti en yoğun şekilde. Bir yere gidecekmişim gibi geliyordu. Hani rezervasyon yaptırırsın belli bir tarihe de o tarihte gideceğini bilirsin ya. Öyle hissettim kendimi uzun bir süre. Daha sonra bunu paylaştığımda depresyon demişlerdi ne yazık ki. Bu sefer o kadar yoğun değil, ama yine de dürtüyor usul usul.

Sen boş ver, sorup durma, geçecektir. Biraz daha sorarsan ya bi gitsene başımdan diycem zaten. Söyletme beni böyle. Bir de iç sesimizden olmayalım durup dururken. Ben biraz Fikret Kızılok dinleyeyim, biraz daha acıtayım kendimi, iyileşirim bir süre sonra.

Geç değil, erken değil,
Bir gül biter içimde, içimde, içimde,
Tam bildiğin içimde, içimde, içimde,
Gecenin tam üçünde.
Gecenin tam üçünde.


pıhhh

12 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

Hahi Fikret Kızılok çok mantıklı olmuş Misocum, hiç duygulandırmaz o insanı...oluuuumm senin şimdi Ciguli falan dinlemen, sana yolladığım Ankaralı bebeği izlemen lazım...pişt pişt...bakkala diye çıkarsan bize gelebilirsin biliyosun di mi? :)

Canım arkadaşım, keşke daha çok paylaşsan, ama biliyorum paylaştıkça yollar daha açık görünecek, yahu madem yol açık önümde ne duruyorum hissi gelecek, o yüzden de park halinde durmak daha cazip...ama yine de az da olsa paylaş be canım... tek başına kaldırılacak duygular değil ki bunlar... ya da başka bi şeye kanalize etsen kendini..ne biliyim... "nolur seni ne mutlu edecekse onu yap" demek istiyorum tüm kalbimle, ama benim yüzümden bir şey yaparsın diye diyemiyorum (şimdi dememiş oldum di mi...püfff) ben en iyisi "mutlu ol" diyim sadece, sen anlarsın beni...

Talisman dedi ki...

Ah Misocum, ben anladım sanki seni. Ya da anladığımı sandım. Kim kimi tam anlıyor ki?
Ama bu durum off evet tanıdık, çözümü ise bilmiyorum. Değişiklik belki bir şekilde bana olduğunda ya şehir ya iş değişti, değiştirirken "evet hayat böyle anlar zaten" dedim, sonra ne bileyim o değişikliğin etkisi de geçti.
Cezmi Ersöz tarzıyla söylersek ki kendisini hiiç sevmem, sanki huzursuzluğa yazgılıyız.
of ne moral verdim ben.. pardon yaa.
kaçayım mı? kaçayım di mi?
seviyorum seni..

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Bak Misocum,
Kısmetse biz hafta sonu İstanbul'da toplaşacağız.
Sen şimdi bir bilet al, kalk Ankara temsilcisi olarak buraya gel. Hem bizim buralarda sizin şehirden daha çok su var, şimdilik. (Su ferahlatır insanı, diye söylüyorum.)
Biz seni güldürür, havanı değiştirir, göndeririz.
Yani diyeceğim o ki, gitme hissi geldiyse git bir yerlere. Yoksa insan daha derinlere dalıyor ve bir süre oralarda kalıyor.
Aman, deyim.

elektra dedi ki...

kesinlikle ekmekçikız'a katılıyorum. atla gel. git geldiyse, boğaz ferahlatır seni ancak.

Adsız dedi ki...

içinde olduğun yada
içinde olduğunu düşündüğün durumdan tez vakit kurtulman dileğimle...

buucuu dedi ki...

Dün diğer yazını okurken de tıkandım böyle, bugün de aynı şey oluyo. Bi sürü şey geçiyo içimden miso,kukimi,simini vs... ablam benim :) Keşke gelip güldürebilsem, ya da bi sarılıp iyice bunaltsam :)Ya da belki köpüğü göndersem hoppidi zıppi, görsen ki bir yaratık ne kadar mutlu olabiliyo.
Düzelsene...
Nolur ya..
pıh yok, lütfen bak
bak pıhlar sora da tükürürüm :)
seviyorum

miso dedi ki...

Sevgili deli,
Fikret Kızılok çok iyi oldu cidden. Bizim aile hastalığıdır bu, kanadıkça kanatırız :( Söylediğin her şey için sağol.

Talismancım,
Anlamışsındır tabi, o yüzden de çözüm olmadığını da anlamışsındır
:( Geçer, geçer...

Sevgili ekmekçikız ve elektra,
Ne kadar isterdim gelebilmeyi, bir bilseniz. Ama her gün dersim var. Üniversitelerin hazırlık atlama sınavları için öğrenciler geliyor. Başka zaman inşallah. Çok teşekkürler yine de, eminim çok iyi gelecekti.

Sevgili Diagonel,
Geçecek, biliyorum. Kurtulacağım. Bu çok yorucu zira...

Burcum,
Evet, keşke burada olsan. Keşke.

marruu

Talisman dedi ki...

Misoom sonradan vicdan azaplarına garkoldum. O an kendimi öyle benzer şekilde hissediyordum ki, ne demekmiş yazgılı olmak sen bana bakma..
off çabuk geçsin, seni çok üzmeden..
sevgiler..

Adsız dedi ki...

kendi kendinin canini acitmasan birde ustune keske miso. anlat sen, umdugundan daha cok anlayan olur inan. zaten icinde duruyorsa biliyorsun ne oldugunu ve katlaniyorsun zaten. konusmak ve anlasilmak iyi gelecektir.sevgilerimle.

Adsız dedi ki...

Ah o iç ses yok mu o iç ses! Ve O'nu dinlememenin ya da dinleyememenin bize ettikleri...

miso dedi ki...

Sevgili talisman,
Ya niye vicdan azabı çektin, anlamadım. Ben anladım senin ne dediğini, bak daha iyiyim hem :)

Sevgili Pelin,
Bu sefer anlatacak bir şey yoktu, inan. Yoksa biliyorum sizlerin anlayacağını. Tanımlamak zor, veya bazen tehlikeli. Ya da ben öyle seziyorum, bilmiyorum. Ama şimdi daha iyiyim.

Sevgili Sanem,
Evet, o iç ses üzerinde yürüdüğümüz kılıç gibi; hiç bir yana düşemediğimiz. Dinlesem bir türlü, dinlemesem başka...

marruu

Adsız dedi ki...

İyi olun sevgili Miso...