27 Şubat 2007

Seçimler

Gece saat 9:30. Evde yalnızım. Eşim iş seyahatinde, oğlan anneannede. Biraz ders çalışıp vurup kafayı yatıcam. Ya da keyifli bir şeyler yapıcam; henüz karar verilmemiş. Zil çalıyor. Kim o diyorum, "ben Bayram," diyor apartman görevlimiz. Delikten bakıyorum, Bayram beyi görebiliyorum ama yanında gülüşen iki kişiyi seçemiyorum. Tekrar kim o eyince bu sefer daha ciddi bir şekilde deliğe doğru bakıyorlar, kapıyı açıyorum.

"Efendim, ben komşunuzum, hem de CHP temsilcisiyim," diyor bayan.
"Ben de," diyor yanındaki bey.
"Buyrun," diyorum. O saatte neden konuşacağımızı bir türlü kestiremiyorum.
"Muhtara gittiniz mi?"
"Hayır gitmedik, çünkü her seçimde aynı yerde oy veriyoruz. Taşınma ihtimalimiz olduğu için bir daha uğraşmak istemedik."
"Olsun, gitmekte fayda var. Kontrol etmiş olursunuz," diyor bayan.
Haklı tabi. Bunu ona da belirtiyorum, seviniyor sanırım. Ben artık kapıyı kapatıp içeri geçmek istiyorum tekrar konuşmaya başlıyor bayan.
"Efenim, ben CHP temsilcisiyim ya, sakıncası yoksa bir kaç şey sorabilir miyim?"
"Tabi."
"Kime oy vereceksiniz?"
"Başka bir alternatif olmadığı için CHP'ye vericem. Ama hiç içime sinmiyor, Baykal'ın iyice sağa kaydığını düşünüyorum aslında."

A be salak miso. Sana ne! Ona ne! Düşünüyormuşşş. Teyze şahin çıktı. İşte efendim, ben Ankara'nın her yerini gezdim, insanlar demokrasi değil cumhuriyeti istiyorlar. 301 başımıza ne belalar açıyor. Bu Orhan Pamuk, bu Elif Şafak AB'nin, ABD'nin bir oyunu. Her isteyen konuşursa neler olur sonra? İnsanlar o kadar bunalmış ki artık ordu gelsin diyorlar. Bazı şeyleri kaşımamak lazım...

Bu miso sıkı bir aile terbiyesiyle büyütüldüğü için kapısına kadar gelen bir teyzeye saygısızlık etmek istemiyor. Oysa gönlünden geçen kapıyı sakince suratına kapatmak. Bir de tabi bu tip konularda bu kadar "net" olan insanlarla tartışmanın ne kadar anlamsız olduğunu öğrenmiş çoktan. Ne dese, ne yapsa teyzenin gözünde Elif Şafak'ı veya Orhan Pamuk'u aklayamayacak. Veya teyzenin dinlemesini sağlayamayacak.

Muhtara gitme sözü veriliyor, karşılıklı iyi geceler deniliyor. Tam kapıyı kapatacakken Bayram bey, "ablacım taşınmayın lütfen buradan," diyor gülümseyerek.

Kapıda ziyan edilen bu on dakikanın tek iyi yanı bu oluyor.

16 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

Ne demek ya "kime oy vereceksiniz?" Ona neymiş ki??!! Allah allaaahh...

Adsız dedi ki...

Bi Bayram bey kadar olamadılar desene:)))
T.

miso dedi ki...

köşenin delisi, aynen katılıyorum. Ama ne yazık ki "sana ne, allah allaah" diyemedim :(

T, Bayram beyi bir görsen. Adam kraliyet mensubu gibi. Son derece kibar ve düzgün biri :)

weiss und schwarz dedi ki...

öyle insanlar var ki insanı bi anda katakulliye getirip, söylemeyeceği şeyleri söyletip,yapmayacağı şeyleri yaptırıyorlar ne yazıkki...ama yine de iyi toparlamışsınız;)

Andy_Dufresne dedi ki...

Bizim en büyük hatamız bu adama alternatifsiz olduğunu bildirmemek oldu, bu küstahlıklarıda ordan geliyo zaten.Yine aynı şeyler konuşuluyo ve yine aynı şey olacak seçimde. İstemeden kalkan eller,istemeden tuttuğu mührü , istemediği noktaya vuracak ve sonra biz yine başkasını deneme cesaretini bulamayacağız kendimizde. Acaba haddini bildirsek mi bu kez? istenmediğini anlarmı ki? Anlamaz dimi? Doğru anlamaz...

Adsız dedi ki...

bi' de bu da bizim sol bildiğimiz parti, di mi? "insanlar demokrasi değil, cumhuriyeti istiyor" sözünün herhangi bir anlamı var mı acaba? gerçekten Bayram Beyin insancıllığı bunlarda olsa keşke.

dufresne'ye: amaç bağcı değil üzüm olmalı demek içimden geliyor ama tabi bir bulabilsek o üzümü...

kıvır dedi ki...

Patates ya da kömür de dağıtıyorlar mıymış evlere.Vizyonları o kadar küçüldü ki...

Gerçi geçmişe bakarsak pek de başarısız bir yöntem sayılmaz hani:)Deneyenler başarılı oldular sonuçta.

Ayrıca S. templar'a da katılmamak elde değil."insanlar demokrasi değil cumhuriyet istiyor" söylemi geldiği yerle birlikte düşünüldüğünde pek bir ironik geliyor.

Neyse umudu kesmemek lazım.Demokrasilerde çareler tükenmez(Ama bi dakika ya insanlar çare istemiyordu dimi)

uykucu dedi ki...

bende iş yerinde(ne konuşursunki!)malum kişi yüzünden; içimden oy vermek gelmiyor kime vericeksin ki dedim diye resmen üstüme yürüdüler sizin gibiler yüzünden chp bu durumda diye.bende bağırdım sizene kardeşim madem öyle siz bir şeyler yapın seçime girip devleti kurtarın dedim bön bön baktılar.tipik ortalıkta devleti kurtarma konuşmaları herkes ana muhalefet ama iş başa düşerse tık yok .miso hangi semte taşınacaksın komşu olalım mı?:)

miso dedi ki...

merhaba weiss und schwarz
çok haklısın. iyi ki abuk sabuk şeyler söylemedim. bir de ben böyle tartışırken eğer olay münakaşaya dönerse biraz fazla heyecanlanıp esip savuruyorum. sonra da pişman oluyorum. ne yazık ki :(

ah dufresne, nasıl bildirecektik alternatifsiz olmadığını? var mı?

Merhaba s.templar, hoşgeldin
evet, haklısın. bu bizim sol parti. hatta en sol olduğunu filan da iddia ediyor zaman zaman. çok mutsuz oluyorum :(

kıvırım bu patates kömür işinden bir biz sebeplenemedik aslında. kötü şeyler yazmak istiyorum, hem de çoook kötü.

figencim, chp neden bizim yüzümüzden bu haldeymiş, bir türlü anlayamamışımdır. Ama bu ne kadar çok kullanılan bir söylem, değil mi? Bu arada taşınmak bahaneydi. Ama komşu olsak ne güzel olurdu.

BİR DE ŞU VAR: BEN MUHTARA GİTTİM VE İSİMLERİMİZİ BULDUM.

VEE, O TEYZE BANA GEÇEN SABAH ÇOOOK ZOR SELAM VERDİ. ÜZÜNTÜMDEN ÖLMEK ÜZEREYİM :))

Ali Kayhan dedi ki...

Ben de artık seçmen oldum. Belki bizim odaya da gelirler. Cumhuriyet mi demokrasi mi diye kura çekeriz, belki de darbe çıkar şansımıza.

Uygunsuz bir zamanda gelmeseler bari.

Ah ya yorumu yazmışım, göndermemişim, sayfa bir saattir açık bekliyormuş aşağıda. Bugün erken uyumak lazım anlaşılan. :)

narsis dedi ki...

Hmm, sey... Bizim teyzelerimizin insana demeyecegi seyleri dedirttigi cok gorulmustur. Kimsenin oyuna karismam (Ne haddime efendim) da sanki CHP'ye verilecek her oy MHP ile yapilacak olasi bir koalisyona gidermis gibi geliyor. Miso, sizin de dediginiz gibi efendim CHP saga pek bir yakin. Hatta hangi tarafa daha yakin goremiyorum bile.
Hani iki ucu... Ah pardon, daha nazigi yukari tukursen biyik, asagi tukursen sakal.

miso dedi ki...

sevgili narsis7ekho
bayıldım nezaketinize doğrusu. ama inanın hangi atasözünü yazsanız, içimdeki o pis kelimelerden oluşan sözlüğün kapısını açmama engel olamıyor. (iki ucu... bile çok nazik kalıyor bu durumda)
sevgiler

Mehmet Nail dedi ki...

Miso hanım,
Bu yazınızı okuyunca yüzüm kıpkırmızı kesildi. O teyzeden farkım nedir? diye sordum.Ön yargılı bir kişiliğe sahip olduğum ve bunu aşmam gerektiği konusunda düşünmekteyim.
Tez elden Elif Şafak'ın kitabı alına,okuna,sindirile,eleştirile.
Bunlar yapılana kadar bloguma ara veriyorum.
Sadece bir sorum olacak, Elif Şafak veya Orhan Pamuk'u aklamaya çalışmak da bu yazarlara haksızlık değil mi?Aklanmayı gerektirecek bir kara'ları var mı?Ön yargımı yendiğimde cevabımı veririm.

Mehmet Nail dedi ki...

Elif Şafak'a mail attım ama gitmedi, detay sayfamda.Elimden ve Zihnimden geleni yapıyorum zaman ile cumhuriyeti bağdaştırmak için, olmuyor sevgili Mişo.

mnnş

miso dedi ki...

Sevgili mehmet nail,

Hay allah, nasıl da suçlamışsınız kendinizi! Sakın, lütfen yapmayınız. Hepimizin içine düştüğü bazı önyargılar var, ve bunların çoğunun zaman zaman aslında bizi bir bakıma beslediğini düşünüyorum. Çünkü zarar vermeden yaşıyoruz bunları, bir şekilde yüzleşebiliyoruz bir süre sonra.

Elif Şafak'ın veya Orhan Pamuk'un aklanacak bir yönleri yok, yazımda yanlış bir ifade var cidden. Ben teyze'nin kafasındaki siyah perdeyi biraz olsun aralayabilmekten söz etmeye çalışmıştım.

Elif Şafak'tan Araf'ı ve Baba ve Piç'i tavsiye ederim. Blogunuza da ara vermeyin lütfen bu yüzden. Bir de ben Elif Şafak'ın kitapları hakkında bir iki yazı yazdım, kitapları okuduktan sonra göz atabilirseniz sevinirim :)

marruu

Mehmet Nail dedi ki...

İlahi miso,
Kelimeleri doğru okuyamıyorsunuz.Bu bir yargı cümlesidir."nasıl da suçlamışsınız kendinizi" cümleside bir yargı cümlesidir. Ancak her yargı doğru bir sonuç mudur?Yargılar sonuç mudur?Yargı olmasının dışında başka neleri ifade ederler ki ?Ardı sıra 3 soru, çöz çözebilirsen.Çözebilirsin.Bu a bir kanıdır, doğrulugu veya yanlışlığı tartışılsa da olur,tartışılmasa da.

Açık söylemem gereken şey, kendimi suçlamadığım, suçlamanın suçlu olmanın dışında kaldığım.Şimdi yapığım ise "kendimi suçlamıyorum" diye savunma yapmak değildir.Benimkisi acizane bir durum tesbitidir, önyargılı olduğumun tesbitidir. (Hiçbir önyargı bir insanlık suçu katogorisine girmez.Hiç bir insanlık suçunun dışında kalan suç vicdan dışında yargılanamaz).

Sizde bir tolstoy edası görüyorum:)
ha ne oldu önemi yüksek birşeyler mırıldanıyım.Buün yol kenarında kanatlarını çırpamayıp gövdesini yerde süründüren bir sığırcık gördüm.Elime aldım.Su verdim.Gagasını açtı.İçti.İçti.Su döktüm elime.Yine içti.Bu kitaplardan yada pamuktan şafaktan benden daha önemli bir şeydi.Neyseki kedicikler yemeden kuşcağızı birine teslim etti.Ben bakarım dedi.Anlatamam, zavallı kuş,güzel kuş,yüreğinde can taşıyan kuş.
Kuş gibi mübarek kal mişocuk.5-6 kişiye yorum yazıyorum,tek sen yanıtlıyon y,helal:)
Elif Şafak kitbabı okumadan yazmak haram.Hoşçakal