22 Eylül 2006

Enteresan Veliler

Her sabah belli bir saatte apartmanın yan tarafına iniyoruz servis beklemeye. Üç çocuk, üç veli. En büyük çocuğumuz üçüncü sınıfta bir kız çocuğu. "Evet, ben artık her şeyi biliyorum, her şeye vâkıfım" havalarında tipik bir kız işte. Şirin ve güzel de bir çocuk. Babasıyla iniyor aşağıya ve servisi beraber bekliyoruz. Baba her şeyden haberdar bir adam. "Derviş'i aradım," diyor. Derviş kim dediğimde, "servis şöförlerinden sorumlu adam," diyor. Bilmemkim var diyor. O kim? O da Okul aile birliği bilmemne başkanı falan filan. (Ben de eş sorumluluk duygusunda bir veli olarak sadece sınıf öğretmeninin adını biliyorum. VERY GOOD) Ama hoş bir adam, en azından ilgili. Diğer çocuk geç kaldığında umursamazlık etmedi, bekletti filan.
Neyse, esas diğer velilere gelicem. Onların kızı bu sene birinci sınıfa başlamış. Diğer veliyle aynı blokta oturuyorlar. İlk günkü sohbette erkek veli "ben sizi ilk kez görüyorum, yeni mi taşındınız" dediğinde hafiften bozulup, "yoo biz uzundur burada oturuyoruz," demişlerdi. ("Biz hep buralıyız, siz yenisiniz, lütfen yanee", tonu vardı) Çok genç bir çift. Çalışmıyorlar gibi geldi bana ama bu da çok mümkün gözükmüyor. Neyse, servis kalkıyor, bunlar arabalarına atlayıp servisin peşine düşüp okula gidiyorlar. Ben bütün samimiyetimle, "merak etmeyin, ben ODTU'de çalışıyorum, hiç kaza olayı duymadım," dediğimde, "olsun, biz yine de gözkulak olalım," demişlerdi. Ben de anlamamıştım neye gözkulak olacaklarını. Yani allah korusun bir kaza anında bence olayı daha beter hale getirmekten başka bir işe yaramayacaklar. Ama tabi başka soru sormamam gerektiğini bilecek kadar bilge bir zat oldum son zamanlarda. Bu tip veliler histerinin eşiğinde olabilir her an. Anneciiim
Bu sabah gergin anne daha da gergin geldi. Kızım şöyle yap, buranı ilikle, yok bilmemne filan deyip duruyor, kız da belli, biraz daha büyüyünce aynı annesi gibi olucak, pek konuşmuyor, konuştuğunda da ağzını eğerek konuşuyor filan. (Sanırım tenezzül etmiyor) Neyse, çocuklar bindikten sonra servis şöförünü şikayet etti bize. "Dün akşam gelmelerini beklerken baktım diğer blokların önüne giriyor servis. İçimden dedim ki o zaman benim çocuğum niye oraya yürüyor? Herkesin çocuğunu kapısının önünden alıyorsanız benimkini de alın, dedim, bizde böyle, memnun değilseniz şikayet edin dedi. Çok sinirli, biraz da saygısız galiba," gibi bir şeyler söyledi. Ben de kendi kendime, ulan millet nelere dikkat ediyor, yürüdüğümüz yer 2 adım, allah allah, ben mi özensizim filan diye düşünürken diğer bey servisçilerden Derviş'i aradığını söyledi. "Ben bloğun önüne gelinsin demiyorum ama bazı çocuklara böyle özen gösterilirken diğerlerine haksızlık edilmesin, buna karşı çıkarız," demiş. (Ben iyice hayretlere gark oldum. Adam olayı tespit etmiş, şikayet etmiş, uyarısını yapmış, hatta bence tehdit bile etmiş. Ben yine bi-haberrr) Diğer kadın bunu hiç dinlemiyor. Sonra öyle dedim, böyle dedim filan. Kim kime neyi anlatıyor belli değil. Benim de gülesim geldi, zavallı çocuğum, bak ne ilgisiz ana babası var diye düşündüm.
Birbirimize iyi günler dedik ve ayrıldık. Kadın bloğuna doğru yürürken hala kendi kendine konuşuyor gibi geldi, daha da gülesim geldi. Asansöre bindiğimde gerçekten gülüyordum.
Bazı çocuklar daha şanslı oluyor sanırım.
Ama hangi çocuklar, di mi?
;)

Hiç yorum yok: