10 Eylül 2006

sebepsiz hüzün

Nedensizce mutsuz olma sırası bende galiba. Toparlayamıyorum bugün. Daha doğrusu sabah iyiydim; dün gecenin tortularıyla oldu o iyilik de. Çok sevdiklerimle konuştum msn'de. Çaktırmadan rakımı da içtim. Bol buzlu, buzz gibi bir rakı. (Çok seviyorum, niye inkar edeyim?) O konuşmaların tortusu öğleye kadar idare etti. Şimdi yerlerde sürünüyorum.
Ya niye böyle oldu? Ne yapacağımı bilemiyorum. Tek ilaç nedir şimdi? Görmek? Konuşmak? Dokunmak? Bilmiyorum.
Evet ya, bazen her şey çok çıkışsız geliyor. Ve hatta anlamsız. Yine başladı o GİTME hissi.
Yok misocum, dur, lazımsın bir çok insana. Gitme, gitme. Gittiğin yollardan dönülmez geri. Gitme, gitme. El olursun sevdiğim, incitir beni. (Ezginin Günlüğü,Albüm: İlk Aşk, 1980)
Ama biliyorum, hissediyorum yani, bir gün gidicem sanırım. Şimdi değil, yakın bir gelecekte de değil. Ama gidicem sanırım. Sevdiğim artık seni sevmiyorum deyince gidicem. Ya da yüzüme öyle bakınca :(
Bir yer tarif eden bulunur mu?
Bir yuva yeniden kurulur mu?
Niye bu kadar yalnızım ben bugün?
Bugünün hüznü geçer mi, en azından durulur mu?
Eve gidip yatmak, yatmak, yatmak istiyorum. Büzülüp yatmak ve hiç konuşmamak.
Çok kırığım bugün; bin parça. Mutsuzum çok.
Bu da bu yüzüm galiba
Mutsuz, üzgün yüzüm, pek sevmediğim, zehirli yüzüm.
:(

Hiç yorum yok: