12 Ağustos 2006

Ben biliyordum zaten

Gece gelen misafir yüzünden oğlan annemlerde uyudu. Pek yaptığımız bir şey değil bu aslında; özellikle dikkat ediyoruz eve saatli dönmeye, yatmadan önce evde biraz vakit geçirmesine, alıştığı rutinin bozulmamasına, istediklerinin yapılmasına :) Ama dün gece özeldi, ve o da bunu biliyordu. Bu nedenle önceden konuşuldu, uykusu gelirse anneannede yatacaktı, sonra da biz onu eve götürecektik. Her şey de konuşulduğu gibi oldu ama çişe kalktığında eve gitmek istemediğini, orada kalacağını söyledi. Hiç bir sakıncası yoktu. Biz de 12 gibi eve döndük. Sabah biri dürtmüş gibi 8'de uyandım ben. Oysa ne kedi sokulmuştu, ne de horultu gibi bir dış etken vardı. Biraz uyumaya uğraştıktan sonra baktım ki faydasız, kalktım ve çay suyunu koydum. 8.30da annemi aradım; ev cevap vermedi. Bahçedelerdir dedim. 9da bir daha aradım, yine cevap gelmedi. İçimden bir şeyler sürekli aramak, geceyi nasıl geçirdiklerini sormak istiyor, beni itekleyip duruyor. Daha sonra annem aradığında oğlanın gece ateşlendiğini söyledi. Böyle olduğu anda hiç bir şeyin kıymeti kalmıyor işte. Acele etmeyin, şimdi iyi dedi. Bir iki işimizi hallettikten sonra annemlere gittik ki tipim yine ateşli. O suratı minicik kalmış; beni görünce de öyle bir sevindi ki şekerim... Gel biraz uyuyalım dedim, girdi koynuma ve bayıldı kaldı ateşten. Hırpalıyor tabi ateş, beni veya bir yetişkini hırpaladığı kadar olmasa da şöyle bir sarsıyor insanı. Uyuyuverdi hemen. Ben de tuttuğum ağlamamı salıverdim hemen. Yanında yatarken sessiz sessiz ağladım... Kalbim kırılıyor o hasta olunca, aklıma hemen en kötü şeyler geliyor; en kötü hastalıklar, en kötü süreçler, en kötü sonlar. Ve yapayalnız kalıyorum böyle anlarda. Kalkmak lazımdı yanından, kalktım hemen zaten. Çıktım ve dışarıda ağlamaya başladım. Nefes alamıyorum, o kadar kötü şey olduktan sonra hangi insanın mecali kalır nefes almaya? Derin derin nefes alıp sakinleşeyim diyorum, o da olmuyor, daha beter hıçkırıklara dönüşüyor zıkkım. Sonra yedim fırçayı, oturdum aşağıya. O da incitiyor aslında, çünkü ben bunu bilerek yapmıyorum, tamamen kontrolüm dışında oluyor. Yoksa ben ister miyim deli gibi ağlamak? Nefes alamadığımı hissederek ufak ufak paniğe kapılmak? Yok, yok, sanırım benim yardım almam gerekiyor. Bunu kontrol edemiyorum ve kendime ciddi anlamda zarar veriyorum. Hadi şimdilik ondan gizleyebiliyorum, ilerde oğlan farkettiğinde ne olacak? Ya boğucam onu da, ya saçma sapan bir şekilde korkutucam, ya da beni hiç sallamayacak. Hangisi en kötü? Hepsi birbirinden kötü.
Evet, evet, kararımı verdim ben. Bir ara gidip danışıcam birilerine... Belgeliycem bu sefer deliliğimi galiba. Tüh ya, ne güzel saklıyorduk, güzel güzel yaşıyorduk böyle, anlayana da sevimli geliyordu. Ama böyle de olmuyor; böyle giderse içimdeki bütün baykuşlar dışarı çıkacak ve etrafımdaki herkesi ürkütüp kaçıracak. Gitmeyin sakın canlarım, gitmeyin sakın kedilerim. O zaman dayanamam işte.

Hiç yorum yok: