19 Ağustos 2006

Moral böyle bir şey

Sığ bir insanım ben, artık kesinlikle karar vermiş durumdayım. Hem de öyle bir sığım ki, harika geçen bir günün ardından gelen güzel bir gece; ertesi günde de hiç bir pürüz yaşanmadığı için içim hafif hafif kıpırdanırken-geceye hazırlık bağlamında-olan bir kaç şey, uzayan misafirlik ve sonuç olarak şimdi nefffreeetttt dolu bir misokediyim. Bütün tırnaklarım dışarıda; sakın yaklaşan olmasın, gerçekten cırmalıycam çünkü. Ya da tırmalıycam, her neyse artık.
Sığlığımın ilk kanıtı ayakkabıcıda oldu zaten. Spor pabuç bakıyordum, fiyatına da baktım, uygun geldi. Ama o numarası yok mu... 39 no oldu ayağıma. İllet Adidas. Bak Nike'a, kimi zaman 38'i bile oluyor. Kasaya indik, hoop, fiyat benim gördüğümden çook daha fazla. Emin olmak için bizimle ilgilenen çocuğa sordum, ben size onun fiyatını söylemiştim dedi. Hayır söylemediniz çünkü ben size bunun fiyatını sormadım dedim. Ama kahverengi olan gibi bu da sezon malı, o yüzden fiyatı böyle dedi. Ama söylememiştiniz dedim. Bu arada tabi bu fiyatı kredi kartı slibinde farkettiğim için ne yapacağımı bilemez durumdayım. Fiyat farkı önemini yitirdi, ben uygun fiyata bulduğum için sevinerek aldığım ayakkabıdan soğumuş bir halde karar vermeye çalışırken eşim imzala hadi naapıcan gibi bir şey söyledi. İnisiyatifim kırıldığı için daha da sinir olarak (orada adınız miso mu dense bile aynı yoğunlukta sinir olacak durumdaydım zaten) eşime öldüren bir bakış fırlattım ve slibi imzaladım. Belki pabucu yarın iade ederim, bilmiyorum. Mutsuzum. Ve sığım; ilk kanıtı da bu işte.
Bir de esas mutsuzluk var ki, o gerçekten illet etti beni. Ya ben bu gece dışarı çıkmak istiyordum, sevdiğim iki insanla buluşmak istiyordum. Onlardan biri yarın gidiyor ve bir ay göremeyeceğim, ve bu geceyi paylaşalım istiyordum. Ama beton kafa kızkardeşim gezmede. Ya bir insan, ki bu kadar betonkafavemankafa biri bile düşünebilir bunu, benim böyle bir isteğim varken nasıl olur da planını ertelemez? Her zamanki arkadaşlarıyla bilmem nereye gidilip oturulacak yani. (Esas aptal benim sanırım, beş yıldır çeşitli aralıklarla bu soruyu soruyorum, bu sinir harbini yaşıyorum ve değişen hiç bir şey yok). Sen görürsün diyorum içimden sadece, hele senin de çocuğun olsun, sen görürsün. Annem de zavallı, üniversiteden arkadaşlarıyla bir şeyler içmeye gitti. Ona diyecek hiç bir lafım yok ama 8.30'da gelirim demişti. Ben oğlanı uyutup aşağı indiğimde saat 9.45di ve o yeni gelmişti. Ve gece bitmişti. Ona surat asmak istemedim ama sonsuz sığ olduğum için beton gibi bir suratla ayrıldım evlerinden. Mutsuzum. Ve sığlığımın ikinci kanıtı da bu işte.
Ama bir dakika. Az önce bir mesaj geldi. :) :) :) Saçlarım diken dikendi ya sinirden, düzeldi yine; mesajı okuduğumda yani. Belki görüşülebilir yarın. Bir güle güle denilebilir belki. Denilemezse de şimdiden güle güle. Öperim çok. Kendinize iyi bakın efendim. Ve bir an önce geri dönün. Çok özleyeceğim çünkü.

Hiç yorum yok: